26.09.2025

Zamana Karşı Kullanıcı Deneyimi (UX) Tasarımı: Meşgul Kullanıcılar İçin Optimizasyon Stratejileri

Merih GüzLider Arayüz ve Kullanıcı Den. Tas. Uzmanı

Kullanıcı deneyimi (UX) tasarımı, bir uygulamanın kullanıcı üzerindeki etkilerini anlama ve optimize etme sürecidir. Bu süreç, kullanıcıların ihtiyaçlarını, hedeflerini ve davranış kalıplarını derinlemesine araştırmayı, bu araştırmayla elde edilen verilere dayalı tasarım çözümleri geliştirmeyi ve bu çözümleri prototiplerle test etmeyi kapsar. Kullanıcılarla birebir gerçekleştirilen görüşmeler, tasarım sürecinin önemli bir parçasıdır ve kullanıcıların ihtiyaç ve beklentilerini anlamak için tasarımcılara değerli içgörüler sağlar.

Resim1

 

Türk savunma sanayiinin öncü firmalarından STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. (“STM”), dünya genelindeki tüm NATO (North Atlantic Treaty Organization / Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) karargâhları arasında istihbarat paylaşımının yapıldığı INTEL-FS2 projesinin geliştirilmesi görevini 2022 yılında üstlendi. Türkiye’nin yazılım alanında NATO’dan aldığı en büyük ihracat projelerinden biri olan bu modernizasyon ile, NATO komutanlıkları her türlü istihbarat verisine, kullanıcı deneyimine önem veren modern arayüzler üzerinden erişiyor.

INTEL-FS geliştirme süreci, uygulanan teknoloji ve sunacağı çözümlerle bünyesinde ilkleri barındıran bir proje olacak. INTEL-FS2 Projesi, NATO için çevik (agile) yazılım yönetimi ile hazırlanan ilk projeler arasında olma özelliği taşıyor. Proje, NATO’nun kendi platformu üzerinde geliştirilecek ve çalıştırılacak. Verilerin entegrasyonunu da içeren proje; mikro servis tabanlı, dağıtık yapıda ve genişleyebilir olacak.

STM’nin başarıyla geliştirmeye devam ettiği bu yazılım projesinde, NATO’nun karar vericilerine doğru bilginin hızlı ve düzenli şekilde oluşturulması için kullanıcı deneyimine de önem verilen modern bir arayüz tasarlanıyor.

Bu arayüzün tasarım sürecinde NATO’daki kullanıcılarla gerçekleştirilen görüşmeler, onların yoğun raporlama ihtiyaçlarını ve bu süreçteki beklentilerini ortaya koymuştur. Özellikle sık kullanılan alanların kolay erişilebilir olması yönündeki talepler, kullanıcı deneyimini iyileştirme açısından önemli bir gösterge olmuştur.

Bu bağlamda, kullanıcıların zaman kısıtlılığı ve görev yoğunluğu da dikkate alındığında, arayüz tasarımında verimliliği artıracak yaklaşımların benimsenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. NATO’nun karar vericilerinin uygulama ile daha etkili bir etkileşim kurabilmesi ve görevlerini daha kısa sürede tamamlayabilmesi için tasarımın bu doğrultuda şekillendirilmesi önem arz etmektedir.

Böyle bir beklenti ve deneyim bizi önemli bir soru ile yüzleştirmektedir:

"Kullanıcıya bir uygulamada daha iyi ve daha fazla vakit geçirmesini sağlamıyorsak ve hedef kitlemiz zamanı kısıtlı olan profesyonellerden oluşuyorsa, işlerini nasıl daha verimli hale getirebiliriz?"

Bu çerçevede, geliştirilen ürünün erişilebilirliğini artırmak ve kullanıcıların zaman yönetimini desteklemek amacıyla aşağıdaki ilkelerin dikkate alınması kritik bir öneme sahiptir:

Kullanıcıyı Düşünmeye Zorlamayın

Düşünmek elbette kötü bir şey değil ancak bir UX tasarımında altın kurallardan biri, kullanıcının düşünmesine gerek bırakmamaktır. İnsan-bilgisayar etkileşimi ve kullanılabilirlik alanının öncü isimlerinden Steve Krug, ‘Don't Make Me Think’ (Beni Düşündürme) isimli meşhur eserinde de bu ilkeyi vurgular. Krug'un amacı asla kullanıcıyı küçümsemek olmadığından, bilişsel yükü en aza indirmenin önemini şu çarpıcı örnekle açıklamıştır:

“Beni düşündürmeyen bir sayfaya baktığımda, kafamın üzerindeki tüm düşünce balonları şöyle şeyler söylüyor: Tamam, işte _____. Ve bu bir _____. Ve tam da aradığım şey burada! Ancak beni düşünmeye zorlayan bir sayfada zihnim sürekli soru işaretleriyle dolup taşıyor.”

Bilişsel yük, bir görevi yerine getirmek için gerekli olan zihinsel çabayı ve enerjiyi ifade eder. Kullanıcıyı bir arayüzü ‘çözmeye’ zorlamak, hem verimliliği düşürür hem de kullanıcı memnuniyetini olumsuz şekilde etkiler. Oysa onların günlük hayatta aşina oldukları davranış kalıplarını referans alan, sezgisel bir tasarım yaklaşımını benimsemek çok daha etkilidir. Bu davranışları edindikleri yerler bir Office uygulaması, Amazon'daki geçmiş bir alışveriş deneyimi veya bir Gmail sayfası olabilir.

Kullanıcıyı Tahmin Ettirmeyin

UX tasarımında kullanıcının tahmine dayalı kararlar vermesini önlemek esastır. Erişim yetkisi olmayanlar için bazı kontrolleri devre dışı bırakmak yerine, bu öğeleri en baştan gizlemek veya yalnızca görüntülenebilir (salt okunur) şekilde sunmak daha etkili bir yaklaşımdır. Bir kontrolün neden devre dışı bırakıldığını açıklayan kısa bir metin bile sunsanız, kullanıcı muhtemelen bunu okumayacaktır. Bu yüzden, kullanıcıya yalnızca erişebileceği ve etkileşimde bulunabileceği öğeleri göstermek, deneyimi daha sezgisel ve anlaşılır hale getirir.

Bir bağlantıya tıklandığında kullanıcının nereye gideceği ve ne olacağı konusundaki şüpheler ortadan kaldırılmalıdır. "Buraya tıklayın" gibi muğlak ifadeler yerine, örneğin "Raporun Detaylarını Görüntüle" veya "Hesabıma Git" gibi hedefi açıkça belirten bağlantı metinleri kullanılabilir. Arayüzdeki her eylemin sonucunu kullanıcı için öngörülebilir kılmak gerekir.

"Sil" mi yoksa "Kaldır" kelimesini mi kullanacağınızı belirlemeye çalışıyorsunuz? Öğe bir listeden mi kaldırılıyor yoksa sonsuza kadar mı siliniyor? En basit ve en doğru fiili kullanmak önemlidir.

Bir düğmeye tıklandığında sonuç doğuran veya geri alınması zor bir eylem gerçekleştiriliyorsa mutlaka bir onay mesajı verilmelidir. Veya tam tersi şekilde, zor bir durum hakkında karar vermesi gerekmiyorsa kullanıcıya her seferinde "Emin misiniz?"diye sormaktan kaçınılmalıdır.

Kullanıcının bir forma yaptığı girişte neyin yanlış olduğunu bildiği varsayılmamalıdır. Neyin yanlış olduğunu bilselerdi ilk etapta geçersiz bilgi girmeyebilirlerdi. Geçersiz giriş hangi alanlarda ve hangi kontrollerde var? Bilgi girişinde özellikle yanlış olan nedir? Kullanıcı bunu nasıl düzeltebilir? Tüm bu bilgiler kullanıcıya açıkça bildirilmelidir. Örneğin, "İsim alanı boş bırakılamaz" veya "E-posta adresi geçerli bir formatta olmalıdır" gibi uyarı mesajları gösterilebilir.

Resim2

Kullanıcıyı Bekletmeyin

UX tasarımı, kullanıcının zamanını değerli bir kaynak olarak görmelidir. Kullanıcı belirli bir görevi tamamlamak veya spesifik bir sayfaya erişmek istediğinde bunu en kısa yoldan gerçekleştirebilmelidir. Bunun için navigasyon yapısını sadeleştirmek ve kullanıcının sürekli ihtiyaç duyabileceği bilgilere hızlı şekilde erişimini sağlamak öncelikli hedefler arasında yer almalıdır.

Kullanıcının internet sitesi içindeki yolculuğunu kısaltmak için yenilikçi çözümler geliştirilmelidir. Örneğin, daha önce üzerinde çalıştıkları bir işlem varsa en son giriş yaptıklarında onu otomatik olarak başlatmak veya kaldıkları yerden devam etmeleri için bir seçenek sunmak kullanıcı deneyimini önemli ölçüde iyileştirecektir.

Sistem kaynaklı hatalar veya gecikmeler yaşandığında kullanıcıları belirsizlik içinde bırakmamak, açık ve anlaşılır bir şekilde arka planda ne hata yaşandığını bildirmek gerekir. Ekranda sonsuza kadar dönen bir animasyon yerine elde başka birşey yoksa, kullanıcıya hiçbir şey vermiyorsunuz demektir. Yavaş mı? Hâlâ çalışıyor mu? Yoksa bozuk mu?.. Siz söylemediğiniz sürece kullanıcının ne olduğunu bilmesinin hiçbir yolu yoktur.

Hata mesajları kullanıcı dostu bir yaklaşımla tasarlanmalıdır. Ayrıca teknik bir sorun yaşandığında, kullanıcıların veri kaybı yaşamadan veya en azından minimum kayıpla işlerine devam edebilmeleri için alternatif çözüm yolları sunulmalıdır.  

Kullanıcıyı Fazla Çalıştırmayın

UX tasarımı, 'minimum çaba ile maksimum verim' prensibiyle şekillenmelidir. Modern yaşamın yoğun iş temposunda kullanıcılar zaten yeterince meşgulken, karmaşık ve zaman alıcı süreçlerle uğraşmak istemezler. Bu nedenle tüm kullanıcı etkileşimlerini basitleştirmek ve sadece gerekli bilgileri talep etmek başarılı bir kullanıcı deneyiminin temel taşlarıdır.

Örneğin, bir hesap oluşturmak için doldurulması gereken kayıt formunda gerçekten nelere ihtiyaç var? E-posta adresi ve parola gibi bilgiler çoğu durumda yeterli başlangıç bilgileridir. İsteğe bağlı olan ve ilk etapta gerek duyulmayacak tüm alanlar kaldırılmalıdır. Kullanıcı adı, ev adresi, isim-soy isim gibi ilave bilgiler ancak ihtiyaç duyulduğunda, örneğin bir sipariş verildiğinde veya özel bir hizmet talep edildiğinde istenmelidir.

Kullanıcının işini kolaylaştırmadığı durumlarda bu tip bilgileri sormaktan kaçınmalı ve sadece gerekli olduğu zamanlarda aşamalı olarak istenmelidir. Talep edilen her fazla bilgi kullanıcı tarafında potansiyel bir vazgeçme noktası oluşturur.

Kullanıcıyı Okumaya Zorlamayın

Kullanıcılar uzun açıklamaları genellikle okumaz ve doğrudan eyleme geçmek ister. Eğer herhangi bir ürün bir talimatın okunmasını gerektiriyorsa muhtemelen kullanımı da karmaşıktır. Kullanıcının muhtemelen okuyacağı tek şey arayüzdeki kontrollerin etiketleridir ve belki de varsa kısa bir yardım metnidir. Bu nedenle bir tasarım kendini açıklayabilir nitelikte olmalıdır.

Erişilebilirlik de göz önünde bulundurulmalıdır. Dünyadaki tüm insanlar aynı özelliklere sahip değildir. İnternet siteniz veya uygulamanız, görme, işitme veya fiziksel engelli kullanıcılar dahil olmak üzere herkes tarafından kullanılabilir olmalıdır.

Tasarımın başarısı kullanıcının hiçbir ek açıklamaya ihtiyaç duymadan hedefine ulaşabilmesiyle ölçülür. Kullanıcı arayüzü, tıpkı Don Norman'ın 'iyi tasarlanmış kapı kolu' gibi[1] nasıl kullanılacağını kendiliğinden anlatabilmelidir.

[1] Norman, D. (2013). The Design of Everyday Things: Revised and Expanded Edition. New York, USA: Basic Books.

UX tasarımı, 'minimum çaba ile maksimum verim' prensibiyle şekillenmelidir. Modern yaşamın yoğun iş temposunda kullanıcılar zaten yeterince meşgulken, karmaşık ve zaman alıcı süreçlerle uğraşmak istemezler. Bu nedenle tüm kullanıcı etkileşimlerini basitleştirmek ve sadece gerekli bilgileri talep etmek başarılı bir kullanıcı deneyiminin temel taşlarıdır.

Örneğin, bir hesap oluşturmak için doldurulması gereken kayıt formunda gerçekten nelere ihtiyaç var? E-posta adresi ve parola gibi bilgiler çoğu durumda yeterli başlangıç bilgileridir. İsteğe bağlı olan ve ilk etapta gerek duyulmayacak tüm alanlar kaldırılmalıdır. Kullanıcı adı, ev adresi, isim-soy isim gibi ilave bilgiler ancak ihtiyaç duyulduğunda, örneğin bir sipariş verildiğinde veya özel bir hizmet talep edildiğinde istenmelidir.

Kullanıcının işini kolaylaştırmadığı durumlarda bu tip bilgileri sormaktan kaçınmalı ve sadece gerekli olduğu zamanlarda aşamalı olarak istenmelidir. Talep edilen her fazla bilgi kullanıcı tarafında potansiyel bir vazgeçme noktası oluşturur.

Kullanıcıya Arama Yaptırmayın

Bir internet sitesinde veya uygulamada arama deneyimi sadece arama kutusu ile sınırlı değildir. Kullanıcının ihtiyaç duyduğu temel işlevlere ve içeriğe zahmetsizce ulaşabilmesi etkili bir tasarımın önemli göstergelerindendir. Her sayfada kullanıcının gerçekleştirmek isteyeceği ana eylemler görsel bir hiyerarşi içerisinde öne çıkarılmalıdır.

Renk kullanımı, tipografi ve ikonografi tasarımcıların belirli öğelere vurgu yapmasına ve sayfa üzerinde bir hiyerarşi oluşturmasına yardımcı olur. Bir öğenin rengi çevresiyle kontrast oluşturduğunda o öğe öne çıkar ve kullanıcının hemen dikkatini çeker.

Kullanıcılar, karmaşık menü yapıları içinde kaybolmak veya uzun sayfaları taramak zorunda bırakılmamalıdır. Tutarlı bir görsel dil ve yerleşim düzeni, kullanıcıların uygulamayı içselleştirmesini kolaylaştırır. Bu tutarlılık, kullanıcıların her yeni sayfada veya ekranda kendilerini yeniden konumlandırma ihtiyacını ortadan kaldırır ve navigasyonu sezgisel hale getirir.

İyi tasarlanmış bir arayüz, kullanıcının aradığını bulması için çaba sarf etmesini gerektirmez. Böyle bir yaklaşım hem kullanıcı memnuniyetini artırır, hem de ürünün etkin biçimde kullanımını teşvik eder.

Kullanıcıyı Fazla Çalıştırmayın

UX tasarımı, 'minimum çaba ile maksimum verim' prensibiyle şekillenmelidir. Modern yaşamın yoğun iş temposunda kullanıcılar zaten yeterince meşgulken, karmaşık ve zaman alıcı süreçlerle uğraşmak istemezler. Bu nedenle tüm kullanıcı etkileşimlerini basitleştirmek ve sadece gerekli bilgileri talep etmek başarılı bir kullanıcı deneyiminin temel taşlarıdır.

Örneğin, bir hesap oluşturmak için doldurulması gereken kayıt formunda gerçekten nelere ihtiyaç var? E-posta adresi ve parola gibi bilgiler çoğu durumda yeterli başlangıç bilgileridir. İsteğe bağlı olan ve ilk etapta gerek duyulmayacak tüm alanlar kaldırılmalıdır. Kullanıcı adı, ev adresi, isim-soy isim gibi ilave bilgiler ancak ihtiyaç duyulduğunda, örneğin bir sipariş verildiğinde veya özel bir hizmet talep edildiğinde istenmelidir.

Kullanıcının işini kolaylaştırmadığı durumlarda bu tip bilgileri sormaktan kaçınmalı ve sadece gerekli olduğu zamanlarda aşamalı olarak istenmelidir. Talep edilen her fazla bilgi kullanıcı tarafında potansiyel bir vazgeçme noktası oluşturur.

Kullanıcıya Tekrar Ettirmeyin

Günlük hayatımızdan bir örnek düşünelim: Bir bankaya gidip yeni bir hesap açmak veya sigorta yaptırmak istediğimizde karşılaştığımız çok sayfalı formlar... Her sayfada tekrar eden bilgiler: isim, adres, telefon numarası... Peki neden? Kurumun zaten sahip olduğu bu bilgileri tekrar tekrar istemesi hem zaman kaybı hem de kullanıcı deneyimi açısından olumsuz bir yaklaşım değil midir?

Herhangi bir nedenle formu birden fazla kez doldurmak zorunda kalan kullanıcılar için süreç nasıl iyileştirilebilir? Hangi bilgiler mantıksal çerçevede bir formdan diğerine aktarılabilir?

Örneğin, yönetici hesabına sahip bir kullanıcının tüm çalışanlarını sisteme kaydetmesi gerektiğini düşünelim. Bu durumda ‘Ofis Adresi’ gibi bilgilerin çoğu aynı olabilir. Kullanıcının sıkça kullanacağı bilgileri otomatik olarak doldurmak veya en azından bu seçeneği sunmak iyi bir çözümdür.

Bu örneklerden yola çıkarak, süreç tasarımında kendimize sormamız gereken temel soru: "Değişen bir şey var mı?" olacaktır.

Hayır mı?.. Tek bir onay adımıyla işlem tamamlansın.

Evet mi?.. O zaman yalnızca değişen bilgiler talep edilmelidir.

Bir bilgiye gerçekten ihtiyaç varsa bir kez istenmeli, ihtiyaç yoksa kullanıcıyı gereksiz veri girişiyle yormamak gerekir.

Kullanıcıyı Yardım İstemek Zorunda Bırakmayın

Ürünün arayüzü, kullanıcıların rehberlik ihtiyacı duymadan hedeflerine ulaşabilecekleri kadar sezgisel ve tutarlı olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak kolay olmasa da, iyi tasarlanmış bir arayüz sayesinde kullanıcılar hem ürünü daha iyi kavrayacak hem de karşılaştıkları sorunları kendi başlarına çözebileceklerdir.

Kullanıcı deneyimini iyileştirmek için; örneğin yardım sayfalarında en çok ziyaret edilen konuların ne olduğunu gözlemleyip, müşterilerin destek departmanına gönderdiği e-postalar ve telefon görüşmeleri hakkında metrikler toplayarak, ücretsiz ama çok değerli UX geri bildirimleri elde etmek mümkündür. Bu değerli geri bildirimler, ürünü daha iyi hale getirmeye yardımcı olabilir.

Belirli bir özelliği veya bilgiyi bulmakta zorlanan çok sayıda kullanıcı varsa, bu durumu bir işaret olarak görmek gerekir. Söz konusu içeriği veya işlevi daha görünür bir konuma taşımak, gerekirse ana sayfada yer vermek öncelikli çözüm yollarındandır.

Kullanıcıların sıkça aradığı bir özellik için yardım istemek zorunda kalmaları, arayüzün o noktada iyileştirmeye ihtiyacı olduğunu gösterir.

 

Sonuç

Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda; sunduğumuz içeriğin kullanışlı ve amaca uygun olması yanında, her etkileşimin kullanıcı memnuniyetini artıracak şekilde tasarlanması, ürünümüzün kullanıcıya zamanının ve emeğinin değerli olduğunu hissettirmesi gerekir.

Dijital dünyada tasarladığımız her ürün, özünde insanlar için var olur. İster bir internet sitesi, ister bir mobil uygulama olsun, tasarımcı olarak temel amacımız kullanıcılarımıza değer katmaktır.

Daima insanı merkeze alan, onun ihtiyaçlarını anlayan ve bu ihtiyaçlara en verimli şekilde cevap veren bir tasarım felsefesi benimsenmelidir.

Kullanıcı deneyimi tasarımı işte özetle budur.

Kaynakça

  1. https://unsplash.com/photos/person-wearing-brown-and-white-watch-nPy0X4xew60 (Erişim Tarihi: 09.05.2025)
  2. Krug, S. (2014). Don't Make Me Think, Revisited: A Common Sense Approach to Web and Mobile Usability (3rd edition). California, USA: New Riders Publishing, 29-30
  3. https://unsplash.com/photos/text-jf1EomjlQi0 (Erişim Tarihi: 09.05.2025)
  4. Norman, D. (2013). The Design of Everyday Things: Revised and Expanded Edition. New York, USA: Basic Books.
  5. https://unsplash.com/photos/clear-hour-glass-5Hl5reICevY (Erişim Tarihi: 09.05.2025)