Elektronik Harp Dayanımlı Haberleşme

Modern harekât sahasında elektromanyetik spektrum, artık yalnızca bir iletişim kanalı değil, aynı zamanda bir savaş alanıdır.

Mini ve mikro İHA’lar; keşif, gözetleme ve taarruz gibi kritik görevlerde hız, çeviklik ve düşük radar izi gibi avantajlara sahipken, elektronik harp (EH) tehditleri nedeniyle ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. 

Karıştırma, aldatma ve sinyal bozma girişimleri, bu küçük platformların haberleşme ve komuta kontrol süreçlerini sekteye uğratabilir. Bu nedenle elektronik harp dayanımlı haberleşme teknolojileri, mini ve mikro İHA’ların görev başarısı ve sahada hayatta kalabilmesi için hayati önem taşımaktadır.

STM, mini ve mikro İHA’ların elektronik harp ortamında güvenli ve kesintisiz şekilde görev yapabilmesi için özgün elektronik harp dayanımlı haberleşme çözümleri geliştirmektedir. STM’nin bu alandaki çalışmaları; frekans atlatma, düşük olasılıkla tespit (LPI), dinamik dalga şekli yönetimi ve spektrum farkındalığı gibi ileri seviye teknolojileri kapsamaktadır. 

STM’nin mühendisleri tarafından geliştirilen algoritmalar, elektromanyetik ortamı sürekli analiz ederek tehdit unsurlarını tespit eder ve platformun haberleşme parametrelerini gerçek zamanlı olarak optimize eder. Böylece mini ve mikro İHA’lar, düşman karıştırma ve aldatma saldırılarına karşı yüksek direnç gösterirken, görev sürekliliğini kesintisiz biçimde sürdürebilir.

STM, mini ve mikro İHA’larda düşük hacim, düşük güç tüketimi ve düşük ağırlık kriterlerine uygun kompakt RF donanım çözümleri geliştirerek, platformların operasyonel sürekliliğini elektronik harp ortamında güvence altına almaktadır. Donanımsal düzeyde gerçekleştirilen yönlü anten kullanımı, güç yönetimi algoritmaları ve çoklu yol (multi-path) etkilerinin azaltılması gibi teknikler, haberleşmenin sürekliliğini artırır ve elektromanyetik saldırılara karşı koruma sağlar. 

STM için elektronik harp dayanımlı haberleşme, yalnızca bir teknoloji geliştirme alanı değil, sahada mini ve mikro İHA’ların hayatta kalabilmesi ve görevlerini başarıyla yerine getirebilmesi adına stratejik bir zorunluluktur. Bu teknoloji, hem ulusal savunma kabiliyetini güçlendirmekte hem de Türkiye’nin savunma sanayiindeki küresel rekabet gücünü artırmaktadır.